13 Ocak 2009 Salı

YUNUS YÜCEL - Kaleciden De Öte


Hakkı yenmiş insanlar vardır. Sanattan, politikaya, spordan günlük hayatta kadar, rastlamasak bile varlıklarını duyarız. Kimine hadi ya deriz, kiminin hikayesine inanmayız.. Burun büktüklerimizde olur, kulak tıkadıklarımızda ..... Bu ülkede, şartların böyle oluşturulduğu, yada kişilerin yaşadığı talihsizlik olarak da algılanabilir. Gerçek şu ki; hepimiz bu çarkın içinde yediğimiz türlü türlü darbelerin şekline bürünüyoruz, farkında olmadan...


Top oynayanlar çok iyi bilir, arkan sağlam ise korkun olmaz, hele ki bu sağlamlık kaleni koruyansa ister istemez daha çok asılırsın maça. Yunus da böyle bir kaleci. 1990 senesinden beri izlediğim İkinci, Üçüncü ve amatör lig maçlarında sayısız maçın altından kalktı. Bir çok özelliğini kendisi çalışarak geliştirmiştir. Yan topları çok iyi süzer, tereddüt ettiğinea şahit olmadım, bir kalecinin en talihsiz anının tereddüt ettiği an olduğunu çok çok iyi bilir. Karşı karşıya pozisyonlarda hem soğuk kanlı hemde ayağına çabuk. Yere erken yatmanın ölüm olduğunun bilincinde. Oyunu okumada sezgileri o kadar iyi ki, bunu hem topu oyuna sokarken , hem de defansı uyarırken kullanıyor. Boyunun da yardımıyla cepheden köşelere giden hava toplarında iyi yer tutmanın avantajını kullanıyor, yer toplarında da çok çabuk. Bütün bu özeliklerinin yanında 2 özelliği daha var. Birincisi gerçek bir profesyoneldir. çalışmaktan asla yorulmaz, hocasına küsmez. Sezon başında da, ortasında da, sonunda da daima formdadır. İkinci özelliği sözünün eridir ve sakınmaz. Takım arkadaşlarının, hatta hakemlerin bile ona karşı saygısı vardır.


Bunca iyi özelliğinin yanında neden 1.ligde oynamadı sorusu akla gelebilir. İşte Türkiye'de hayatın özeti burada yatıyor. İki zayıf yanı var. Bir ironi ama "sözünün eri" olması. Bir diğeri de şansızlığı. Türkiye'de Volkan gibi bir kaleci Fenerbahçe kalesini koruyorsa bu hem futbolun , hem de Yunus ve Yıunus gibilerinin aynı zamanda da Türk futbolu'nun adaletsizliğini gösteriyor (Şimdi bana hadi ya diyenler aynı hatayı ders almadan tekrarlayan bir profesyonel lig kalecisine baksınlar). Şansın futbola etkisi çok bilinen bir olgudur. Şansın varsa yürür gidersin, yoksa şansın kalırsın.


Hiç unutmadığım bir Nişantaşı - Yalova maçı vardı. Tam yanımda Serdar Bilgili, o zaman Beşiktaş Başkanı. Maçı seyrediyıruz. Yunus askerden yeni gelmiş ve Nişantaşı kalesini koruyor. Yalova saldırıyor, saldırıyor ama gol atamıyorlar. Kanus karikaöür gibi bir o direkte bir bu direkte. Bilgili aynen şu kelimeleri kullandı: "Bu buraya nasıl düştü?" İşte futbolun adaletsizliğininbir göstergesi .....


Hayat sonuçların bileşenidir. Yunus futbolun nesnesi olacağına o hep öznesi oldu. Bunu başarabilen ender insanlardan biridir. Şimdi yaşının verdiği tecrübeyi, sahalardaki tecrübesini geleceğe taşıyacak birikimi aktarmaya hazırlanırken onun ve onun gibilerin var olduğunu bilmek, İstanbul'un Üç Hikaye kulüplerinden başını kaldırmayı başarabilecek gerçek futbolseverlerin gönlündeki coşkudur. Eğer o coşkuyu sizde yakalamak istiyorsanız, bir pazar gününü semt takımlarından bir tanesinin maçına giderek değerlendirin. Orada en azından arkadaşlarına pas verebilecek yetenekteki bir çok şansız futbol zenginini görebilecek, Premier Lig kalitesinde bir kurtarış seyredebileceksiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder