17 Mayıs 2011 Salı

BÜYÜK ALTAY DÜŞTÜ

Sabah kahvesini şekersiz severim, insanı zinde tutar. Kimine acı gelen şekersiz kahve güne diri başlamamı sağlar. Şekersiz ve bol köpüklü Türk Kahvesi, ülkem gibidir, acı ama umutlu. Bir ozanımız özetlemiş durumu "Acıyı bal eyledik." Türkiye'de de hayat hep böyle geçer, acıyı bal eyleyerek.
Günlük gazeteleri çabucak okuyarak geçiştirdim. Seçim haberleri ile dopdolu köşe yazıları. Birbirine saldıran takım elbiseli politikacılar. Gazete sayfalarında siyasetçilerin bildiğimiz sözleri. Her seçim devresinde aynı kısır döngü... Halkımızın sabrına hayran olmamak elde değil. Hergün pilav yemek, her seçim devresinde o pilavı hiç tükenmeden tüketmek. Bütün bunlar, sabah kahvesini yudumlerken rastladığım ve alıştığım haberler....
Spor sayfasına döndüm, futbol sayfalarına.... "Büyük Altay küme düştü." Haber insafsızca gözüme düştü, ordan beynimin derinliklerine. Bir daha okudum, "Altay küme düştü" diyordu gazetenin bir tanesi, inanamadım 1.Lig puan durumuna acele ile baktım. Elimdeki gazeteyi fırlattım bir köşeye. 97 yıllık bir çınardı, yıkıldı sanki üstüme. Kahvenin yudumu bana çok daha acı geldi, fincanı atıp yürümek istedim. Kelimeler şimdi anlamsız, gün güneşli fakat boğucu, sabah kahvesi çamur gibi, dilimde acı bir tat, zehir gibi. "Oldu mu şimdi Altay, yapılır mı bu."

10 Mayıs 2011 Salı

BÜYÜKDERE BORONKAY

Kaçımız tanır, voleybolda bir semt takımının çıkıpta Türkiye ligi şampiyonluğuna ismini yazdırdığını. 1970 yılların ikinci yarısında yaşamışsak eğer, voleybolde 3 takımın rekabetini siyah beyaz televizyon ekranlarından anımsarız. O zamanlar, daha spor endüstriyelleşmemiş, tek bir formanın bütün bir sezon taşındığı, terden koktuğu, yere düşüp kalkmaktan yırtıldığı, tiftik tiftik olduğu, yıkanmaktan renginin solduğu dönemler. Tribünler taş zemin, salondakiler ise portatif. İki kere zıpladın mı, sanki deprem oluyormuş hissini uyandırırlar. Şarkılara eşlik ederler, yıkılırcasına ama dimdik. İşte o zamanların üç kulübüydü Eczacıbaşı, Vinylex ve Büyükdere Boronkay. isimlerini tribünler haykırır, gazeteler bu rekabete yer ayıruırdı. Hemde 3 sütuna manşet.Voleybolde 3 İstanbul kulübü'nün esamesi okunmazken, bu üç kulüop salonlarda ortalığı birbirine katarlardı.

Eczacıbaşı halen faaliyetlerini devam ettirirken, ezeli rakipleri Boronkay ve Vinylex tarihin tozlu sayfalarına gömülmeyi tercih edip, anılarda sis bulutunun ardında kalmayı yeğleyip çocukluğumun efsaneleri arasına yerleşiyorlar.

1946 yılında kurulan İstanbul'da, Büyükdere Spor Kulübü amatör futbol liglerinde boy gösterirken, Atilla Boronkay ve kardeşi Zoltan Boronkay, 1972 senesinde bir teklif götürerek kulübün isminde ve şeklinde bir değişiklik yaparlar. Artık kulübün yeni ismi Büyükdere Borankay Spor Kulübü'dür. Kırmızı, Sarı, Laciver6t renkleri ile kulüp voleybol ve boks dallarında yetiştirdiği sporcularla fırtına gibi boy gösterir. Boks'ta sayısız başarının yanında voleybol'de Türkiye Ligi üçüncülüğü, ikinciliği derken nihayet Türkiye Ligi Şampiyonluğunu kazanır ve Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda oynamaya hakkını elde eder. Büyükdere Boronkay Avrupa Şampiyonlar Kupası'nda da başarılar elde eder. Kulüp final-four'da dördüncü olur. İspanyol gazeteleri bile "Real Madrid" in, Türkiye temsilcisi Büyükdere Boronkay'a teslim olduğunu yazar ve temsilcimizden övgü ile söz eder. Büyükdere Boronkay bir semt takımıdır, ama seyircisi salonşarı doldurur. Hatta Şakir Eczacıbaşı bundan rahatsız olur ve "Bu seyirciyi sustursunlar" der. Yöneticiler bu seyirciyi susturamazlar, gerek de yoktur hani...

1980'lere gelindiğinde, Türkiye'de herşey değişir. Önce iktidar değişir, okul müfredatları, kamuoyu, düşünceler, değişir ... herşey....Vinylex ligden çekilme kararı alır, ardında Boronkay liglerden çekilir. Bir değer yitmiş gibi görünür, ancak yitip giden değer Boronkay veya Vinylex değil, onlara vefasızklığın en büyüğünü gösteren Voleybol tarih yazıcılarıdır.

Bugün bu iki takımımız için bulabileceğimiz yegane kaynak kuru bir şampiyonluk haberi ve Voleybol Federasyonu'nun sayfasında yazan bir istatistiki bilgi: "Büyükdere Boronkay 1976-1977 şampiyonu."